İnşa Edilmiş Çevre, ruh halimizi, psikolojimizi düşündüğümüzden daha fazla etkilemektedir. Uzmanların yaptığı araştırmalara göre popülasyonun yoğun olduğu, yapılaşmanın yoğun olduğu kalabalık şehirlerde yaşayan insanlar en mutsuz insan grupları arasındadır.
İnşa Edilmiş Çevre Bizi Mutlu Ediyor Mu?
Sosyoloji bilimi uzmanlarının yaptıkları araştırmalar neticesinde yapılaşmanın yoğun olduğu mahalle tarzı alanlarda yaşayan kişilerin, daha az yoğun nüfusa sahip ilçe, köy ve beldelerde yaşayan insanlara kıyasla %40 daha fazla depresyon hastalığı taşıdığı gözlemlenmektedir.
Amerika’da bulunan planlama dernekleri yaptıkları değerlendirmeler sonucunda kalabalık yaşamın, inşa edilmiş çevrede yaşamanın günün ekonomik şartlarında zorunlu halde gelmiş olduğunu kabul etmişlerdir. Bununla birlikte, mimari tasarımcılara ve peyzaj mimarlarına da büyük sorumluluklar düştüğünü belirtmişlerdir. Artan kalabalığı ve kontrolsüz şekilde ilerleyen yapılaşmanın bilirkişiler elinde insan sağlığı ve psikolojisi göz edilerek kontrol altına alınması gerektiğinde fikir birliğine varmışlardır.
Kontrolsüz Yapılaşmanın İnsana Etkileri
Yapılan diğer araştırmalar sonucunda insanların çalışma saatleri sonrasında, moralleri bozuk olduğunda önceliklerinin doğa ile temas kurmak ve yalnız kalmak olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle başlıca şehirlerimiz olan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde çalışan kesimin sürekli bir doğaya dönüş hayali ile yaşadığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Kontrolsüz ve plansız yapılan yapılaşmalar sonucunda giderek azalmakta olan park alanları, bahçeler insanların doğa ile temas etmesi zorlaştırmaktadır. Çoğumuz çocukluğunu hatırladığında, ilk olarak parkta bahçelerde oynanan oyunlar, yapılan futbol maçları ve ailecek gidilen piknikler aklımıza gelmektedir. Sakinleşmek ve rahatlamanın bilinen en iyi yollarından birisi toprak ile temas etmektir. Günümüzde dünya genelinde metropol olarak bilinen bütün şehirlerde plansız yapılaşma ve inşa edilmiş çevrenin yoğunluğu göze çarpmaktadır.
Tabiat aşkı, insanın ümitlerini boşa çıkarmayan yegâne aşktır. Balzac
Sorunun Çözümü Nedir?
İnsanoğlu sosyolojik açıdan ele alındığında daralmış, bunalmış hissetmekten hiç hoşlanmamaktadır. Düşünüldüğünde plazada çalışan bir ofis çalışanın 6 gibi işten ayrılarak yoğun trafiğe girmesi ardından 20 katlı bir rezidansta bulunan evine girmesi ile sonuçlanan günün sonucunda iyi hissetmesi pekte mümkün olmayacaktır. Bu nedenle 2020 yılında başlayan salgının da etkisi ile insanlar tiny house, bungalov ev tarzı yapılara yönelerek kendilerine kalabalıktan uzak, sakin bir yaşam tarzı yaratmaya çalışmışlardır.
Dünya genelinde yaşanan bu sorunu yine bütün hükümetler genelinde ele alarak çözülemese de iyileştirilmesi mümkün olabilmektedir. Çevre ve şehir planlaması, doğa dostu yapılar ve çevre inşasına yönelmek atılabilecek ilk adımlar olmalıdır.